19 Ağustos 2011 Cuma

Çocuğunuz "Ben Aşık Oldum" Derse

Çocuğunuz bir gün size "Anne ben aşık oldum" derse ne yaparsınız? Duymamazlığa gelip başka bir konu mu açarsınız, onu dinler misiniz, yoksa "Olmaz öyle şey, ayy ne ayıp" deyip konuyu kapatır mısınız? Siz ne yaparsınız bilemiyoruz, ama uzmanımızın tavsiyelerine kulak vermenizi tavsiye ediyoruz.

Yuvaya devam eden oğlunuz bir akşam size sınıf arkadaşı Pelin'e aşık olduğunu itiraf etti. Sevindiniz "Çocuğum bana her şeyini anlatıyor" diye. ama diğer yandan da kafanızda bir sürü soru işaretleri oluşmaya başladı. "Ona nasıl davranmalıyım, kızmalı mıyım, onu desteklemeli miyim?" gibi. Bunları düşünmekte haklısınız, çünkü böyle bir şey ilk defa başınıza geliyor. Ancak henüz böyle bir durumla karşılaşmadıysanız şanslısınız. Çünkü konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Çocuk,Ergen ve Yetişkin Psikoterapisti
Şebnem Kurtaran'ın önerileri eminiz çok işinize yarayacak.

İlk sevgili, ilk acı

İlk kalp kırıklığı, reddedilme, ayrılığın acısı ya da kavuşmanın, sahiplenmenin hazzı. Seçimlerimizi oluşturan çok da anımsamadığımız, ama arada bir "Ben bunu yaşamıştım" dedirten yıllardır. Yani çocukluk döneminden söz ediyorum. İlk aşktan ve bunun yansımalarından: Doğum kanalından çıkarken bağlandığımız ilk objeden... Cinsel kimliğimizi oluşturup yöneldiğimiz karşı cinsle başlayan maceradan.... Her şey bize bağlı gelişmiyor. Kabul ediliyor ya da reddediliyoruz, bazen de kararsız kalıyoruz. Sevgi dolu sıcak, sarılan ve okşayan bir sevgi objesi hayalimiz. Tabii rakibimiz de var. Hem de bizden daha avantajlı durumda. Ama yine de biz onu elde etmeyi çok istiyoruz. Sonra "Ayrıl" diyorlar bize. tik ayrılığımız. Tutunacak dal arıyoruz. İlk sevgililer; okul servisinde, oyun odasında ilk kavuşmalar, ilk acılar. Dış dünyada yine kabul edilme ve reddedilme. Küçük omuzlarımız, küçük kalplerimiz zorlanıyor. Desteği ilk aşk objesinde arıyoruz. Onlar ilgisiz, umursamaz ve hafife alıyorlar bizi, işte bu bağlanma sürecinin düzenli olması, yoğunluğu ya da bozuk olması yaşamımızı olumlu ya da olumsuz etkiliyor.

Hepimizin ilk sevgi nesnesi, annesi ya da onun yerine geçebilecek kişidir. İlk çocukluk dönemi içinde yaşanan bu duygular 2-5 yaşları kapsayan dönemde tekrar yaşanacaktır. Psikoseksüel olarak bu dönemde çocuk, cinselliğini yaşamaya ve anne-baba ile aynı zamanda ilişki kurmaya başlar. İlk başlarda anne. kız ve erkek çocuk için bir sevgi nesnesi iken artık bu. değişime uğrar ve karşıyoğun duyguların aktarıldığı önemli bireylerdir.

Aşkını taklit ederek yaşar

Okulöncesi dönemde çocuğun yoğun duygularının değerlendirilmesi gelişim düzeyi göz önüne alınınca oldukça kolaydır. Çocuk aynı cinsiyetten olan ebeveynle özdeşim kurarak cinsel deneyimini tamamlar. Onu taklit eder. Çocuğun aşkında da işte bu taklit vardır. Televizyondan ve yetişkin çevresinden gördüklerini taklit eder. Yuvada, çevrede gördüğü bir yaşıtına aşık olur, hem çevresindekilerin ilgisini toplar hem de yetişkin hayatını taklit ederek büyümeye başladığını gösterir. Kısacası cinsiyete özgü sosyal rolleri taklit eder ve bunu büyümenin göstergesi olarak yaşar. Burada dikkat edilmesi gereken nokta çocuk bu dönemi yaşarken onu hafife almamak ve alay etmemek gerektiğidir. Çocuğumuzu bu durumda dikkatle dinlemeli, duygularını kabul etmeliyiz. Bir düşünün, hayatımız boyunca kaç kişi bizi tam anlamıyla dinlemiştir ya da duygularımız kaç kişi tarafından kabul görmüştür. Çocukluk dönemini sağlıklı geçirir ve aile üçlüsünün içinden sağlıklı çıkarsak hayatımızdaki seçimler ve bu seçimlere eşlik etmemiz daha belirgin olacaktır. Ama halen çocuğun anneye ya da babaya olan bağımlılığı sürüyorsa ki bu hiçbir zaman tek taraflı değildir, derhal bir uzman yardımı alınmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler...