30 Ağustos 2011 Salı

Uyum ve Davranış Problemleri

Uyum ve Davranış ProblemleriParmak Emme
Tırnak Yeme
Çocukta Tikler
Yalan Söyleme
Çalma Hırsızlık
İnatçılık
Çekingenlik
Saldırganlık
Her çocuk doğduğu andan itibaren yaşama uyum gösterme çabası içindedir. Anne babasına ve çevresine alışmaya çalışır, zaman zaman uyum sağlamakta güçlük çekse de bunu başarır çocuğun davranışlarında bir uyum sorunu olup olmadığını anlamak için, anne babaların çocuklarının gelişim dönemlerine ait özellikleri, bu dönemlerin sürelerini ve çocuklarının kişilik yapılarını bilmeleri gerekir. Aksi halde anne babalar ya çocuklarındaki herhangi bir davranış sorununu fark edemez ya da çocuğun normal gelişimini uyumsuzluk olarak değerlendirip kaygılanırlar.

PARMAK EMME

Parmak emme, bebeklerde herhangi bir patolojik neden olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen, doğal ve içgüdüsel bir davranıştır. Bebeğin sahip olduğu en güçlü reflekslerden biri parmak emmedir. Bebek içgüdüsel olarak yapmış olduğu bu davranıştan haz alır.

Bebekler zamanla parmak emmeyi genelleyerek, oyuncak bebekleri, battaniye uçlarını ya da çeşitli eşyaları emmeye başlayabilirler ve bu durum da ebeveynleri telaşlandırabilir. Anneler genellikle parmak emmenin açlıktan kaynaklandığını düşünebilmektedir ama aslında bu emme yüksek bir oranda beslenmeye bağlı olmayan yaygın bir davranıştır.

1 yaş çocuklarının hemen hemen yarısının parmaklarını emdikleri görülür. 9. Aydan itibaren uykuyla parmak emme arasında yakın bir ilişkinin olduğu, uykusu gelen bebeğin parmağını ağzına götürdüğü görülür. Bu parmak emme “ritüelleri” aylarca devam edebilir. Bir süre sonra, çocuğun yaşının da büyümesiyle birlikte (3-4 yaşlarında) çocuk, bu dönemin hem fiziksel hem de psikolojik aşamalarını tamamlar ve bir sonraki gelişim dönemine girer. Bunun neticesinde de parmak emme davranışının bir süre sonra kaybolması beklenir.

Ancak eğer çocuk, yaşaması gereken gelişim sürecinde doyum sağlayamamışsa, bir sonraki gelişim sürecine bir önceki davranış kalıplarını taşıyabilmektedir. Ya da daha ileriki dönemlerde herhangi bir problemle karşılaştığında ve bu sorunla başa çıkamadığında geriye dönerek parmak emme davranışına sığınabilir. Bu gibi durumlarda bir uzmandan yardım alınması gerekmektedir.

Özellikleri

· 3-4 yaşından sonra da devam eden ve sıklaşan parmak emme, çocuğun parmağının zamanla aşınmasına ve renginin koyulaşmasına neden olabilir.

· Diş ve damak yapısında bozulmalar olabilir.

· Emme dürtüsü genellikle uykuya dalarken, acıkınca, yalnız kalınca ve duygusal yoksunluk durumlarında kendini daha çok hissettirir.

· Çocuk genellikle uykuya dalmadan önce emmeye başlar ve uykuda devam eder. Çocukların sadece uykuları geldiğinde parmaklarını emmeleri bir davranış sorunu değildir. Çünkü çocuk gevşeme ve rahatlama amacıyla parmağını emerek uykuya geçebilir. Bu yüzden parmak emme gibi yatma zamanı alışkanlıkları 2-6 yaş arası çocuklarında sık görülür.

· Parmak emme davranışı çoğunlukla 11-12 yaşlarında kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak bunu çok sık yapan çocuklarda damak anormallikleri ya da emilen parmakta biçim bozuklukları oluştuğu için bu yaşları beklemeden müdahale gerekir.

Nedenleri

· Parmak emme, bebeklik döneminde memeden erken kesilme, biberon ve yalancı meme kullanmama sonucu emme güdüsünün yeterince karşılanamamasına bağlı olarak oluşabilir.

· Bebeklikten itibaren devam eden ya da ileri yaşlarda tekrar başlayan parmak emme davranışı, çocukların kendilerini güven içinde hissetme ihtiyacından kaynaklanabilir. Çocuğun “sevgi” ve “güven” duygu ikilisine duymuş olduğu ihtiyaç, anne ve babası tarafından yeterince karşılanamıyorsa bu davranış kendini gösterebilmektedir.

· Çocuklar sorunlarla başa çıkmakta yetişkinler kadar başarılı değillerdir. Çocuklar içlerinde bulundukları ruhsal durumu ifade edemediklerinde ya da kendilerini çıkmazda hissettiklerinde, kendileri için en güvenli döneme geri dönerek, o dönemden kendilerini rahatlatan bir davranışı seçebilirler. Parmak emme davranışı bunlardan birisidir. Çocukların kendilerini çıkmazda hissettikleri durumlara;

Ani bir korku, anne babanın ayrılması, sevilen birinin hastalanması ya da ölümü gibi olaylar,

Ailedeki huzursuzluk ve geçimsizlik sonucu çocuğa yeterli ilginin gösterilememesi,

Çocuğun, kardeşinin doğmasıyla kaybettiğini düşündüğü ilgiyi yeniden kazanma isteği,

Parmak emme davranışı, psikolojik sorun ve gerginliklerin bir sonucu olarak gelişebilir. Çocuklar kıskançlık, korku, kaygı ve yalnızlık gibi duyguları yoğun olarak yaşadıklarında, kendilerini yatıştırmak adına parmak emebilirler.

TIRNAK YEME

Çocuklarda tırnak yeme alışkanlığına 3-4 yaşlarından önce sıklıkla rastlanmaz. Ancak fazla görülmemekle birlikte 15 aylık gibi erken dönemlerde de görülebildiği rastlanmıştır. Bazı kişilerde ergenlik ve yetişkinlikte de devam edebilmektedir.

Tırnağı dişlerle koparma, bazen koparılan parçaları yutma, tırnak kenarlarındaki etleri koparma ve yeme gibi çeşitli biçimlerde görülebilir. Tırnak yiyen çocuklar genellikle içedönük bir kişilik yapısına sahip olurlar ve çabuk heyecanlanma, kolayca kızma gibi duygusal özellikler ortaya koyarlar.

Nedenleri

Tırnak yeme davranışı genellikle bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilmektedir. Aile içersinde aşırı baskılı ve otoriter bir tutumun sergileniyor olması, çocuğun sürekli olarak azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık duygusu, yetersiz ilgi ve sevgi, sıkıntı ve gerginlik, ayrıca çocuklara aile içinde tırnak yiyen bir model olabilen ebeveynlerin oluşu gibi durumlar; tırnak yeme davranışına neden olabilmektedir.

ÇOCUKTA TİKLER

Tikler istemli çalışan çizgili beden kaslarında istem dışı olarak ortaya çıkan aralıklı kasılmalardır. En sık olarak yüz ve boyun kaslarında olur. Göz kırpma, dudak kenarlarının çekilmesi, boyun oynatma, boyun bükme, başı sallama, omuz oynatma gibi biçimlerde görülür. Bu davranışlar genellikle önceden düşünülmeden yapılır ve zamanla davranış biçiminin bir parçası olarak, gerginlik anlarında ya da boş kalındığında daha sık ortaya çıkar.

Tiklerin görülme biçimleri:

1. Gelip geçici tik: En az 4 haftada ortaya çıkan ancak 1 yıldan uzun sürmeyen, hemen her gün gözlenebilen, artmalar ve azalmalar gösteren basit tiklerdir. Gelip geçici tikler, motor tiklere oranla daha az görülür. Oluşmasında daha çok çevresel faktörler ve stres etkili olmaktadır.

2. Kronik motor - vokal tik bozukluğu: 1 yıldan uzun süre devam eden tiklerdir. Tiklerin olmadığı dönem 3 aydan daha azdır. Vokal tiklerle motor tikleri birbirinden ayıran özellikler ise şöyledir: vokal tikler burun çekme, boğaz temizleme gibi duyulabilen tiklerdir; motor tikler ise kaş kaldırma, göz kırpma gibi görülebilen tiklerdir.

3. Tourette bozukluğu: Zaman içinde artma ve azalmalar gösterir. Çok sayıda vokal ve motor tiklerle birlikte görülür. Genellikle tikler sayılamayacak kadar sıktır. Ortalama başlama yaşı 7-10’dur. Oluşmasında genetik, nörobiyolojik ve çevresel etkenler etkili olmaktadır.

4. Başka türlü adlandırılamayan tik bozukluğu: bu kategori özgül bir tik bozukluğunun tanı ölçütlerine uymayan, bu ölçütleri karşılamayan bozukluklar içindir. Örnekleri arasında 4 haftadan daha kısa süren veya 18 yaşından sonra başlayan tikler gibi durumlar vardır.

Özellikleri

Tikler genellikle 3-4 yaşlarından önce görülmemektedir, ancak nadiren 15 aylık gibi erken bir dönemde de görülebilmektedir. En fazla ortaya çıktığı zamanlar 6-7 yaşlar ve ilk ergenlik (11-13) yaş dönemidir.

· Tikler erkek çocuklarda kız çocuklara oranla daha sık görülmektedir.

· Tikle birlikte sıkça rastlanan belirtiler dikkat ve öğrenme problemleridir.

Tikler boyunda ve gövde de görülebilir. Ama en sık olarak görülenleri göz kırpma, burun kıvırma, dudak oynatma, kaşları kaldırma gibi yüz tikleridir.

· Huzursuz, engellenmeye karşı toleransı düşük, çabuk öfkelenen, yerinde durmakta zorlanan ve dikkat eksikliği olan çocuklarda daha sık olarak görülür.

· Hareket, konuşma ve düşünmeyi engellediği için tikler çocuğun günlük yaşantısında zorluklarla karşılaşmasına neden olabilir.

Nedenleri

Çocuğun genetik açıdan yatkın oluşu (ailede tiki olan bir bireyin olması),

· Aile ve çevre içinde stres yaratan çeşitli durumlar,

· Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitim olması,

· Çocuğa gösterilen sevgi ve ilginin yetersizliği ve bu tutumun çocukta yol açtığı olumsuz benlik algısı ve kendine güven eksikliği,

· Çocuğun davranışlarının sıkça eleştirilmesi ve yeteneklerinin üzerinde zorlanması,

· Kardeş kıskançlığı,

· Aile içindeki geçimsizlikler,

· Çocuğun yaşadığı ortamın kaygı verici ve güvensiz olması,

· Ortaya çıktığı bölgenin ya da organın uzun süren rahatsızlığı (Örneğin, uzun süren burun akıntısı sonrasında burun çekmenin bir tik haline gelmesi) gibi faktörler sıralanabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler...