18 Ağustos 2011 Perşembe

Mehmet Coşkundeniz - Aşk Mevsimi Geldi

Aşk Mevsimi Geldi

Aşk Mevsimi Geldi

Yaz nihayet kendini gösterdi.Güneş ışınları,vücudumuzu yeniliyor.Duygularımız daha coşkulu hale geliyor.Bu da bizim yeni aşklara açık olmamızı sağlıyor.Tatil boyunca yaşayacağınız aşk size hayatınızın en mutlu günlerini geçirtebilir.Ama bazı şeylere dikkat etmezseniz kabusunuz da olabilir.

Güneş ışınlarının dünyamıza daha dik gelmeye başladığı mevsime ,yaz mevsimi denir.Bu ilk okul tanımını şu yüzden yaptım:Yaz aşklarının güneş ışınlarıyla direkt ilgisi var.Güneş ışınları hücrelerimizi tazelerken vücudumuzdaki bazı salgıların da yoğunlaşmasını sağlıyor.Mesela serotonin ve melatonin.Serotonin bildiğiniz üzere ,mutluluk hormonu.Mutlu olmamızı sağlıyor.Melatonin ise stres engelleyici .Yani bir çeşit antidepresan .Kış mevsiminin yarattığı depresif etkilerin hakkından geliyor.Daha coşkulu olmamızı sağlıyor..Şimdi bunlar işin fiziksel kısmı .Bir de ruhsal durumumuz var.Hepimiz tatillerde kendimizi daha rahatlamış hissederiz.Çalışma ya da okul dönemimizdeki gibi baskı altında değilizdir çünkü .Düşünmemiz gereken şeylerin sayısı azdır.Tatilden olabildiğince büyük keyif almaya çalışırız.İşte tüm bunlar algılarımızın aşka daha açık olmasını sağlar.

Tatilde Başlayıp Tatilde Bitsin

Bir ilişkinin yaz aşkı olup olmadığını nerden anlayacağız? Aslında bir tatil döneminde başlayıp bitiyorsa buna kesinlikle yaz aşkı diyebiliriz.Tatil döneminin süresi tabii ki herkese göre değişir.Bir haftalık tatilde de yaşanabilir,3 aylık yazlık döneminde de.Burada önemli olan tatil bittiğinde,aşkın da bitmesidir.Bitmiyorsa ,o artık yaz aşkından çıkmış,uzun süreli bir ilişkiye dönmüş demektir.Yazın tatilde başlayıp da evlilikle sonuçlanan çok sayıda ilişki biliyorum.Yani ,yazın başlayan her aşka, geçici gözüyle bakmak mümkün değil.Ama her yaz aşkına da sonsuza kadar sürecek diye başlamanın olanağı yok .Yaz aşkınız uzun soluklu bir ilişkiye dönüşebiliyorsa şanslısınız.Dönüşmüyorsa,o güzel tatili bu şekilde geçirdiğiniz için yine şanslısınız.Tabii kara sevdaya tutulmadıysanız.Yaz aşkının tortuları tatil dönüşü tm hayatınızı derinden etkileyebilir,kabusunuz olabilir.Sevgiliniz yaz mevsimini kapatıp normal hayatına döndüğü halde siz hala anılarda,birlikte dolaştığınız sahillerde kalmışsanız durumunuz vahimdir.Peki bunu önlemek için ne yapmalı?

1)

Yaz aşkına başlarken kendinizi "Hayatımın aşkını buldum" diye şartlamayın.Coşkulu olduğunuz ortada ama bunu abartmayın.Tatil bittiğinde ,ilişkinin de bitebileceğini düşünerek adım atın.Bitmezse,bu sizin için süpriz olsun.Tatil dönüşü ,o kişiyle buluşma,konuşma ve devam etme imkanınız varsa süper.Yoksa da bunu hayatınızın en büyük sorunu haline getirmeyin.

2)

Tatil hayatı ile çalışma ya da okul hayatı birbirinden farklıdır.Tatilde tanıdığınız o kişi ,şehre döndüğünüzde gözünüze çok farklı gelebilir.Tatildeyken yanınızdan bir saniye bile ayrılmayan sevgili,kendini işe,okula kaptırdığında sizi günde bir sefer bile aramayabilir.Bu da tabii sizin canınızı sıkacak ve "Sen tatilde böyle değildin" demenize yol açacaktır.Ama evet,teşhisiniz doğru.Tatilde öyle değildi,şimdi gerçek hayata döndü.

3)

Tatil dönüşü sizi hiç aramama olasılığı yüksektir.Zamanınızı onun aramasınız bekleyerek geçirmemelisiniz.Eğer o aramıyorsa sizde aramamalısnız.Demek ki ilişkiyi tatil sonrasına taşımak istemiyor.Yaşadığınız şey güzeldi ama bitti.Bunu kabullenmekte fayda var."Ama ben onu unutamıyorum" diyorsanız öyleyse ciddi anlamda yardıma ihtiyacınız var demektir.

4)

Bu yaz çok güzel bir aşk yaşadınız,sonra ikiniz de kentinize döndünüz.Gelecek yaz yine aynı yerde buluştuğunuzda aynı coşkuyla kaldığınız yerden devam edeceğinizi sakın düşünmeyin.O geçen yazdı .Her sene herkesin aynı duyguları taşıyabileceği yanılgısına düşmeyin.Üstelik geçen yılki sevgilinizin ,bu yıl aynı yerde bir başkasıyla aşkı yaşayabileceği gerçeğine hazırlıklı olun.

5)

Tatilde yaşadığınız her şey sizin için mutlu bir anı olarak kalmalı.Geçirdiğiniz o güzel günlerden sonra ayrıldığınızda ,sadece ayrılığı düşünüp ,kendinizi haksızlığa uğramış gibi hissetmeyin .Size sözler verilmemişse ,vaatlerde bulunulmamışsa suçlayacak kimsede yok demektir.Üstelik o yaz aşkınızı yaşamanız için kimse kafanıza silah dayamadı değil mi ? Siz isteyerek ve bilinçli bir şekilde yaşadınız.

6)

Yaz aşkına tövbe edilme .
"Bir daha asla böyle bir şey yaşamayacağım" denilmez Bir sonraki yaz vücudumuz yine istem dışı olarak aşka hazır hale gelecek.Buna karşı koyamazsınız.Tutamayacağınız sözleri vermenin alemi yok.Sadece bunu fazla ciddiye almayın yeter.Flört etmek insanın doğasında vardır.Ayrıca flört kötü bir şey de değildir.Yeter ki ; bitebileceği ihtimalini göz ardı etmeyin.


7)

Bütün kışı ağlayarak geçirmeyi tercih ederseniz buna kimse bir şey diyemez.Sizin seçiminiz olur.Ama bunun kime faydası var ki ? Üstelik kendinizi böyle kaparsanız belkide tamamen değiştirecek olan bir aşkı kaçırırsınız.Yaz aşkını yazda bırakıp kendinizi yeniden gerçek hayata hazırlamalısınız.Unutmayın insanın mutluluğu asla bir tek kişiye bağlı değildir.

8 )

Yaz aşınızın bittiğinden dolayı üzgün olduğunuzu gören arkadaşlarınız size 'çivi çiviyi söker' mantığıyla mutlaka birilerini önerecektir.Sakın bunlara kanmayın.Henüz sağlıklı bir ilişki kuracak durumda değilsiniz..Kendinize biraz süre tanıyın ama bunu da abartmayın.Tatil dönüşü birkaç ay ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirmenizde fayda var.

9)

Yaz aşkıyla arkadaş kalmak mümkün.Tabii hâlâ içinizde aşk yoksa.Eğer ona aşkınız devam ediyorsa ,arkadaşça görüşme fikrini kafanızdan çıkarıp atın.Çünkü onu gördükçe aşkınız depreşecek.Zaten onunla arkadaş olmayacağınız için sadece kendinize acı vereceksiniz.İçinizdeki aşk kırıntılarını tamamen bitirmeden arkadaş olmanıza imkan yok,şansınızı zorlamayın.

10)

"Yaz geçer sızı kalır" denir ya ,o sızı aslında tatlı bir sızıdır.Andığınızda hafifçe burnunuzun direğini sızlatacak,gözünüzü kapadığınızda sizi yine o sahillere götrecek tatlı bir sızı...Bunu hissetmenin hiçbir zararı yok.Ama her geçmişi andığınızda komalık olana kadar gözyaşı döküyorsanız vay halinize...Sizin acilen bir uzmana danışmanızda fayda var.
Bu içerik posta gazetesi köşe yazarı Mehmet Coşkundenize posta gazetesindeki yazısına aittir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz İçin Teşekkürler...